Karanlık bir ormanının içinde yürüyorum yıllardır.Kafam önüme eğik zihnim her yana saçılmış,ağaç kabuklarını yokluyor yolu bulmak için.Vahşi hayvanlardan korkmuyorum ormandaki niyetleri pek açık,savaşları belirli,pusuları bile şerefli.Fakat evcil hayvanlar var burada oldukça korkutur beni onlar.Garip davranışlar edinmişler kendilerine pek saygı duyulmayacak cinsten.Seninle savaşmak için kokuşmuş bir ahlakları var.Renkli çiceklerle dolu bahçelere doğru çekiyorlar avlarını dinlenmeye davet ediyorlar parlayan gözlerle.Bahçeleri göz alan renklerde solunduğunda uyutan çiceklerle dolu.Yuvalarına götürüyorlar uyuyanları.Tek niyetleri köleliklerinin verdiği öfkeyi bir özgürü köle yaparak çıkartmak.
Vahşi bir hayvanın midesinde olmayı tercih edebilmeyi bilemezler,hiç savaşmamışlar şereflice kendi zihinleriyle.Kapıları hep açık ve cahilce bütün dilekleri,elini prize sokan çocuklar gibiler.
Kabuklara dokunuyorum yolu bulmak istediğimde,ve bedenimden uzakta tutmaya bakıyorum zihnimi.Her ağacın gövdesini yakmış gerçekten yaşayanların elleri,dokunurken hepsi tavsiyeler fısıldıyor parmak uçlarıma.
Lavların okyanusa karışmasına benzer bir acı yaşıyorum insanlığa ve hayata karşı.Öfkeden mi bu acı yoksa şevkat mi karar veremediğim türden.İzliyorum insanlığın kokuşmasını.Aralarına karıştıkça acı çekiyorum.Öfkeyle sarsılıyor bedenim kendime bile.Doğa cesurdu...Lanet olsun tüm dinlere ! Lanet olsun hazıra konan inananlara ! Lanet olsun okullara ! Ve lanet olsun kokuşmuş işleyemen her silahınıza.Kavga eden insanlar görebilmek istiyorum.Yazılarımı paramparça edebilecek olan insanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder