19 Kasım 2011 Cumartesi

.16

Beni bir hücreye kapatıp cezalandıramazsınız çünkü ben hücreleri seviyorum.

18 Kasım 2011 Cuma

Esaret

Zihinde çalan savaş davullarından daha yüce ve tatlı bir melodi yoktur halbuki.
Zihnimin yırttığım perdelerinden yaparım o davulları.En kalın perdelerden çıkacaktır yırtıldığında en saygı değer ses.En kalın perdeler asırların bize verdiği döküntülerden oluşur ve öyle kalındır ki bedene ait bir kemik sanılabilir.Zordur anlaşılması gerçekle yalanın orada.Tırnaklarınla beyninden kazımaya çalışmanın vereceği acıya razı olmalısın kemik mi perde mi olduğunu görmek için.İşte böylesi bir cesaret ister kendini bilmek.Ulu büyük bir isteğin rahminden doğar böylesi bir cesaret.Ama öyle güzel meyveleri vardır ki bu acının bilişin verdiği haz değişilemez birşeyle.



Bu yüzden tırnaklarla parçalamalı en kalın perdelerini zihnin.Öylesine büyük bir ışık girecektir ki oradan cayır cayır yanacak zinhininiz açıklığından.Dokunmaya korkacaksınız o düşüncelere.Ölesiye gerçek olan sizi bulduğunuzda makyaj yapan tüm oyuncular çırılçıplak kalacak sahnede ve gerçekten oynayan siz olacaksınız ayaklarınız ateşlerin üstünde dimdik.Kafanız yukarda bir tebessümle selamlayacaksınız tek izleyici olan kendinizi cam gibi gözlerinizle.

Ve işte özgür bir zihinle başbaşa kalındığında görecekleriniz konusunda temin ederim artık hiç bir kıyamet senaryosu sizi tatmin edemeyecek.Kıyametinizi kendinize yaşatacaksınız.Hesaplar kafanızın içinde insanlığa karşı verilicek.Orada şu dönemki insanlığı yeterince perdesiz ve çıplak görebilirseniz eğer gerçekten kıyamet için boruya ilk üfleyen olmak isteyeceksiniz.Ölesiye bir esaret hüküm sürmekte dünya üzerinde ; cahilliğin çağı.Milyonlar hayvanları kesip bayram yapıyorlar,bunları çocuklarımıza gelenek diye aktarıyoruz,bir parça kumaş için birbirimizi ezip çığlıklar atıyoruz,tecavüzler üstelik hayvanlara...Yaşamdan tiksinmemek imkansız.Kulakların bunlara asla alışmaması gerek,bilen ve gerçekten duyabilen kulakların böylesine bir dünyaya asla alışmaması gerek.Alışırsa artık bilmiyordur.Böylesine büyük bir evrende bunun gerçek olamayacağını bilmelerine rağmen korkularına sığınıyorlar.Tanrı beynimin içindeki öfkenin kendisi olabilir ancak böyle bir dünyada.
Öyle safça sessiz bir çığlık yükselir ki insan bildiğinde,yürekten kopar o ve kafadan işte anlaşır o zaman ikisi birden.Altımız üstümüze bağlanır heybetli bir yapı olur o zaman.Ve bir ağlayış duyulur daha fazlasına içten büyük istekle.Yangın başlamıştır.Tatlı ve güzel bir ateş fırtınası...Öfke var.Sessiz bağırışlar duyuyorum dünya üzerinde düşkün dünya ve cehalete karşı bir öfke patlatıp parçalara ayıracak neredeyse o bedenleri.Evren birgün son eylemi gerçekleştiricek kendisi için nabız kadar sessizce  basit bir şekilde.

Zihindir Saçılır


Karanlık bir ormanının içinde yürüyorum yıllardır.Kafam önüme eğik zihnim her yana saçılmış,ağaç kabuklarını yokluyor yolu bulmak için.Vahşi hayvanlardan korkmuyorum ormandaki niyetleri pek açık,savaşları belirli,pusuları bile şerefli.Fakat evcil hayvanlar var burada oldukça korkutur beni onlar.Garip davranışlar edinmişler kendilerine pek saygı duyulmayacak cinsten.Seninle savaşmak için kokuşmuş bir ahlakları var.Renkli çiceklerle dolu bahçelere doğru çekiyorlar avlarını dinlenmeye davet ediyorlar parlayan gözlerle.Bahçeleri göz alan renklerde solunduğunda  uyutan çiceklerle dolu.Yuvalarına götürüyorlar uyuyanları.Tek niyetleri köleliklerinin verdiği öfkeyi bir özgürü köle yaparak çıkartmak.

Vahşi bir hayvanın midesinde olmayı tercih edebilmeyi bilemezler,hiç savaşmamışlar şereflice kendi zihinleriyle.Kapıları hep açık ve cahilce bütün dilekleri,elini prize sokan çocuklar gibiler.
Kabuklara dokunuyorum yolu bulmak istediğimde,ve bedenimden uzakta tutmaya bakıyorum zihnimi.Her ağacın gövdesini yakmış gerçekten yaşayanların elleri,dokunurken hepsi tavsiyeler fısıldıyor parmak uçlarıma.

Lavların okyanusa karışmasına benzer bir acı yaşıyorum insanlığa ve hayata karşı.Öfkeden mi bu acı yoksa şevkat mi karar veremediğim türden.İzliyorum insanlığın kokuşmasını.Aralarına karıştıkça acı çekiyorum.Öfkeyle sarsılıyor bedenim kendime bile.Doğa cesurdu...Lanet olsun tüm dinlere ! Lanet olsun hazıra konan inananlara ! Lanet olsun okullara ! Ve lanet olsun kokuşmuş işleyemen her silahınıza.Kavga eden insanlar görebilmek istiyorum.Yazılarımı paramparça edebilecek olan insanlar.